Mutluluk, Mutsuzluk, Mutlu Olmak
- EKMEL TOZOĞLU
- Apr 8, 2021
- 3 min read
Updated: May 5, 2021

Her şeyden önce bu yazı “bence”dir. Doğru olmak zorunda değildir ama kafanızda bir ışık yakması olasıdır.
Mutluluk, herkesin aradığı, ulaşmaya çalıştığı veya ulaşmaya çalıştığını zannettiği hayatımızın çok önemli bir olgusudur.
Mutluyum kelimesini günde kaç defa duyuyorsunuz? Çok az olduğunu biliyorum. Hiç duymadığınız günlerin sayısının da oldukça fazla olduğunu biliyorum. Peki siz birine hayatınızda kaç defa mutluyum dediniz? Sanırım bu da çok az, belki de hiç demediniz. Etrafınız sizi mutsuz eden insanlarla ve eylemlerle dolu değil mi? Ne de olsa isyan etmek için, tükenmek için, depresyona girmek için, amaçsız kalmak için yani toplamında mutsuz olmak için binlerce sebep var ve siz bunların hepsinin farkındasınız. O zaman mutlu insanlar nasıl mutlu oluyor? Oluyorlar mı? Sadece mutlu mu görünüyorlar yoksa?
Peki mutluluğun tanımını biliyor musunuz? Tabii ki biliyorsunuz. Söyleyin o zaman şimdi… bekliyorum … halen bekliyorum … Sanırım bu yazıyı okuyan birçok kişi bu soruya cevap veremeyecektir. Verenlerin de büyük kısmı yanlış cevap verecektir. Yanlış cevaplar şöyle olacaktır diye tahmin ediyorum. Zengin olsaydım, işim şu olsaydı, eşim şu olsaydı, arabam, evim, tatil, gezme ….. daha çok sayabiliriz. BUNLAR SİZİ MUTLU ETMEZ, EDEMEZ. Bunlar sadece size iyi hissettirir. Size mutlu olmanız için sebepler verebilirler ama sizi mutlu edemezler. Mutluluğun tanımına biraz daha yaklaşıyoruz sanki.
Örneğin, normalde mutsuz birisisiniz, işinizle, eşinizle ve diğer gündelik işlerinizle ilgili sizi mutsuz eden ve üzerinize gelen bir sürü durum var. Sürekli bunlarla ilgili kafanızda şikayetler ve suçladığınız birçok insan var. Bunlar sizi mutsuz ediyor. Sizin mutlu olmanız için şartlar bir türlü oluşmuyor. Fakat bu arada çok istediniz bir araba var ve o arabayı aldığınızda dünyanın en mutlu insanı olacağınızı biliyorsunuz. O arabayı almak için çalıştınız para biriktirdiniz başka zevklerinizden vazgeçtiniz. En sonunda o arabayı aldınız ve evinizin önünde duruyor. O araba artık sizin. Geziyorsunuz, işinize o arabayla gidiyorsunuz. Hatta belki de arabanız sayesinde dikkat çekiyorsunuz. Kısa bir süre sonra ilk heyecanınız geçti. Gündelik hayatınıza geri döndünüz. Arabanızı halen seviyorsunuz onda sorun yok. Sizi mutsuz eden şeylerin hepsi yerli yerinde duruyor. İşinizle ilgili o müşteriden, arkadaşınızdan halen nefret ediyorsunuz. Eşiniz sizi halen anlamıyor. Arkadaşlarınız sizi merak etmiyor. Offff mutsuz olacak ne çok sebep var halen. Hani arabanız sizi dünyanın en mutlu insanı yapacaktı veya büyütmeyelim, sizi mutlu edecekti. Etmedi. Bir süre onun heyecanından etraftaki diğer sizi mutsuz eden şeyleri görmediniz o kadar.
Aslında burada çok kilit bir cümle var. “Sizi mutsuz eden şeyleri görmediniz.” Siz görmediniz. Onlar halen oradaydı. O kısa süre içinde sizi mutsuz etmelerine izin vermediniz. Çünkü arabanızın size verdiği iyi hisse odaklanmıştınız. Belki de sizi mutsuz eden bir şey yoktu. Siz onların sizi mutsuz ettiğini düşünüyordunuz. Evet, siz karar veriyordunuz mutlu olmaya veya mutsuz olmaya. Sizi mutlu edecek bir sebep üretip onunla mutlu olmuştunuz. O sebebi de siz üretmiştiniz. Sonra yine dönüp diğer tarafı seçtiniz ama. Siz seçtiniz. Sizi mutsuz edenlere odaklanmayı yine siz seçtiniz. MUTSUZLUĞUNUZUN KAYNAĞI SİZSİNİZ. Mutsuz olmayı siz seçiyorsunuz. Bu cümlenin karşısında “ama” ile başlayan yüzlerce cümle kurabilirsiniz biliyorum. Bu cümleleri kuran da beyninizin veya ruhunuzun güçsüz tarafı. Beyniniz ve ruhunuz kendi güçsüzlüğünü gidermek için başkalarını suçlamayı seçiyor. Olumsuzlukları görmenizi ve onları biriktirmenizi sağlıyor. Kıyaslıyorsunuz. Beyniniz size oyun oynuyor. Sizin dışınızda kalan herkesi ve her şeyi suçlayarak onlardan şikayet ederek sizi kendinize karşı koruyor.
Kesin olan şu; “Sizi kimse mutlu edemez. Siz kendiniz mutlu olursunuz.” Dış etmenlerden tamamen bağımsız olarak mutluluğu siz seçersiniz. Bunun için elverişli şartları siz oluşturuşunuz. Siz mutsuzluğu seçtiğiniz halde, bir şeylerin sizi mutlu edeceğini beklemek, büyük bir saçmalıktır.
Mutsuzluğu seçenler ne yapıyorlar; kimi insan hepsini yaparak mutsuz oluyor kimi insan da bazıları ile mutsuz oluyor.
· Şikayet ediyorlar
· Sorunlara odaklanıyorlar
· Daha gerçekleşmemiş olan sorunları bile dert ediyorlar
· Suçluyorlar
· Kendilerini sürekli daha iyi durumda gördükleri insanlarla kıyaslıyorlar
· İnsanların onları mutlu etmelerini bekliyorlar
· Kötü anıları ve olumsuzlukları biriktiriyorlar
· Sahip oldukları güzellikleri görmüyorlar
· Gülmüyorlar
· Başkalarının enerjisini sömürüyorlar
· Mutlu olmak için koşullar koyuyorlar. Bu koşullar hiç bitmiyor.
· Olumsuzluklara odaklanıyorlar
Peki basitçe mutlu olmak için ne yapmak gerekiyor;
Her şeyden önce sizi sadece kendinizin mutlu edeceğine tamamen inanın.
· Şikayet etmeyin,
· Soruna değil çözüme odaklanın,
· Suçlamayın,
· Kendinizin de yaptığınız yanlışları görün ve bu konuda kendinizi eleştirmekten ve düzeltmeye çalışmaktan kaçmayın,
· Kendinizi başkaları ile kıyaslamayın,
· Kötü anıları ve olumsuzlukları biriktirmeyin. Çözüme ulaştırın,
· İyi anıları biriktirin, iyilikleri biriktirin,
· Olumlu ve çözümcül olun,
· Gülümseyin, yüzünüzden mutluluk okunsun.
· Aynada mutlu bir yüz görün,
· Sizi iyi hissettiren kitaplar okuyun, filmler izleyin veya müzik dinleyin,
· Başkalarının enerjisini sömürmeyin, sizin enerjinizin de sömürülmesine izin vermeyin, insanlar sizi gördüğü zaman enerji dolsun.
· Zamanı iyi yönetin,
· Sizin olmayanlara değil elinizdekilere odaklananın,
Kendinizle mutluluklar diliyorum.
Ekmel Tozoğlu kişisel blog yazısıdır.
Comments